Merhaba.
Buranın sakinliği, kendi üzerimdeki tıkanma ve genel olarak yaratamamanın verdiği durgunlukla daha tematik bir yöne doğru yola çıkmış bulunuyorum.
Şimdilik kendime sakladığım yazıları belki bir gün sizlerle de paylaşabilirim.
Daha güzeli, belki de siz kendi kendinize bir yerde denk gelirsiniz.
Burada da ara ara yazmaya devam edeceğim.
Hala okumaya devam eden ve bu habere üzülecek olan var mı bilmiyorum, ama varsa çok tatlısınız. Ve sizlere teşekkür ediyorum.
Her ne kadar yazmaya okunma beklentisiyle başlamasa da insan, yazdıklarına geri dönüp baktığında başkalarının da bunları okuduğunu düşünmek isterken buluyor kendisini.
İşte böyle şeyler.
Herkese mutlu Perşembe akşamları!
Before it's time to leave and turn to dust..
Biraz her şey, biraz hiç bir şey... Mutlaka bir yerlerde bir kahve kokusu, sakin bir melodinin tatlı duygusu...
10.7.14
14.6.14
24.5.14
8.5.14
What to do when you can't sleep
Azıcık kaldı azıcık azıcık azıcık.
Azıcık zaman, azıcık yapacak şey, azıcık halledilecekler listesi.
Ne kadar çok şey geldi ve geçti.
İnanılır gibi değil.
27.4.14
When I'm deep in a dream of Chet
Bütün akşamımı hüzün ve müzik dolu bir adamın hüzün ve müzik dolu hayatını okuyarak, dinleyerek geçirdim.
Tükendim desem yalan olmaz.
İnsan hayattan ne bekleyeceğini bilemiyor bazen.
"For all we know, this might only be a dream
We come and we go, like the ripples in a stream
So love me tonight
Tomorrow was made for some
Tomorrow may never come
For all we know..."
Tükendim desem yalan olmaz.
İnsan hayattan ne bekleyeceğini bilemiyor bazen.
"For all we know, this might only be a dream
We come and we go, like the ripples in a stream
So love me tonight
Tomorrow was made for some
Tomorrow may never come
For all we know..."
21.4.14
Konfüzyon
Sıkça daha çok yazmam gerektiğini düşünüp sıkça bu düşünceyi uygulamaya sokamıyorum.
Bazı günler beş gün sonrasının ödevini yaparken, bazı günler saat sabah ikiyi de bulsa önümdeki günün ödevine başlamıyorum.
Neredeyse her gün, bir sonraki günden itibaren hayatımda yapmam gereken yeni değişikliklere karar veriyorum. Neredeyse her gün bir önceki günün değişim sözünü unutuyorum.
Aşırı tembelim.
Öyle böyle değil.
Ama aynı zamanda çok çalışıyorum.
Kendimden beklentilerim çok yüksek.
Aynı zamanda önceliklerimden çok kolay fedakarlık edebiliyorum.
İnsanın sürekli olarak insan olması çok fena.
Bir "sim" olmak istiyorum.
Kontrol panelinden kendimi seçip, etrafımdaki eşyalara tıklamak, ne bileyim kendime zorla spor yaptırtmak veya ödev bitirtmek istiyorum.
Ama hayır.
Çok sabırsız ve çok tembel bir "ben"le çok sabırsız ve çok tembel bir ben uğraşmak durumunda.
All shades, hues, we're all blues...
Bazı günler beş gün sonrasının ödevini yaparken, bazı günler saat sabah ikiyi de bulsa önümdeki günün ödevine başlamıyorum.
Neredeyse her gün, bir sonraki günden itibaren hayatımda yapmam gereken yeni değişikliklere karar veriyorum. Neredeyse her gün bir önceki günün değişim sözünü unutuyorum.
Aşırı tembelim.
Öyle böyle değil.
Ama aynı zamanda çok çalışıyorum.
Kendimden beklentilerim çok yüksek.
Aynı zamanda önceliklerimden çok kolay fedakarlık edebiliyorum.
İnsanın sürekli olarak insan olması çok fena.
Bir "sim" olmak istiyorum.
Kontrol panelinden kendimi seçip, etrafımdaki eşyalara tıklamak, ne bileyim kendime zorla spor yaptırtmak veya ödev bitirtmek istiyorum.
Ama hayır.
Çok sabırsız ve çok tembel bir "ben"le çok sabırsız ve çok tembel bir ben uğraşmak durumunda.
All shades, hues, we're all blues...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)