(İnsan hasta olunca, mutlu olcağı varsa da olamıyor.)
Geçen gün Kuşburnu gelip bana "Birkaç hafta sonra ne var?" diye sordu. Yine birşeyleri unuttum diye telaş oldum. -Çünkü SÜREKLİ unutuyorum- "Ne vardı neyi unuttum yine of?" falan derken Kuşburnunun benimle oynadığı oyunu fark ettim.
Doğum günüm var sevgili birkaç takipçi.
Doğum günlerine verilen önemin evrim süreci inanılmaz geliyor bana.
Çok küçücükken birileri sizin yerinize heyecanlanıp, sizin yerinize kutluyor.
Biraz büyüyünce aileyle beraber "gün" yapıyorsunuz.
İlkokuldaysa doğum günleri olabilecek en sosyal ortam; herkes toplanıyor.
Liseye doğru ve lisede daha özenli partiler falan.
Sonra lise de bir yerde kopuyor, parti falan yalan oluyor -tabii bu kişiliğinize de bağlı, parti düzenleyecek yer arıyorsanız her doğum gününe ayrı disko kiralıyor olabilirsiniz- siz bile unutu veriyorsunuz.
Bu evrimi bu kadar hızlı geçiren bir tek ben de olabilirim tabii.
Erken yaşlanma yaşadığımdan olabilir bu.
Bugün "Belim belim" diye evde gezdiğimi de göz önünde bulundurarak...
Neyse;
Ben yine de doğum günlerinin insanın mutlu olması için en güzel bahane olduğunu düşünüyorum.
Bir anlamı, bir partisi olması şart değil. İnsan kendi kendine o günü kendi günü ilan ettiği anda, mutlu olmalı.
Öyle işte, benim günüm de yaklaşıyor..
Biliyor musun, ikiniz de iyi ki doğdunuz.
YanıtlaSil