Okul başladı ve ben yine ortalardan kayboldum.
Bir önceki hafta ve bu hafta arasındaki dağlar kadar fark beni biraz korkutuyor. Günde 12 saat uyurken, 5 saati anca bulabiliyorum şimdi. Sürekli esneme halindeyim haliyle.
Ama çok çok çok mutluyum.
Sonunda gerçekten istediğim şeyleri öğrenebiliyor, ve seçimlerimi kendim yaptığım için de sorumluluğunu hiç çekinmeden alabiliyorum. Bu oldukça güzel bir duygu işte.
Hocalarımın her birinin muhteşem olması da pastanın üzerindeki çikolata parçacıkları gibi.
Ufaktan bir 'bir yerlere gidiyorum ama, nereye?' duygusu hüküm sürüyor - kahkaha atmakla çok meşgul değilsem. Yaptığım şeylerin beni doğru yerlere getireceğini ummaktan başka bir şey yapamazmışım gibi geliyor. Kurduğum mantıkları, yaptığım şeyleri kendi kendime öyle güzel anlatıyorum ki, en doğrusu buymuş gibi geliyor. Sizlere anlatsam muhtemelen sizler de böyle düşünürsünüz.
Ama bazen bunun sadece benim ses tonumu ayarlamam ve doğru kelime seçimlerim ile ilgili bir ilüzyon olduğundan şüpheleniyorum.
Öyle değildir, değil mi?
Bütün bunların yanında kafamın bir köşesinde devamlı olarak farklı düşünceler dönüyor (yaratıcı fikirlerden - günlük trajedilere kadar her telden düşünce var) ve kendi kendine değişiyor, orada sanki bir başkası benim için düşünüyormuş gibi gelişmeye devam ediyorlar. Sonra ben gün içinde yakaladığım kısacık sakin anlarda bu düşüncelerin varlığını fark ediyor, bu sefer kafamın içinde meşgul oluyorum.
Tatilin eblekliği, beni niye terk ettin?
Bugün matematikte quiz olduk. Ondan önce mutluydum. Şimdi acaba hata mı yaptım diye düşünüyorum.
YanıtlaSilOn birinci sınıfın ilk haftası. Bundan yedi yıl sonra "ben ne yapmışım" dediğimiz zaman çizgisi.
YanıtlaSil