Sayfalar

27.3.13

Indefinitely (Travis)

Everyday in every way I'm falling

Klasik bir günün 6 saatini uyuyarak, 16 saatini gülümseyerek geçiren birisi olarak, günün kalan o 2 saatinde kendimi varoluşsal bir boşluğun içinde buluyorum.
İnsan sanki daima çürüyen bir varlık. Sankisi de yok ya bu işin. Yaşamaya başladığı andan tek bir sona doğru "ilerleyen" bir varlık.
Buna ilerlemek denirse.

Shine a light on me so that everyone can see,
That I want to stay here, indefinitely

Üstelik ben böyle de değilim.
Böyle düşünmek de istemiyorum.
Nasıl düşünmem gerektiği, nasıl mutlu olacağıma, nasıl umutlu olacağıma dair herşeyi biliyorum.
Fakat bilmek yetmiyor - bir çeşit bilgisayar virüsü gibi adeta "insan" olmak.
Ne kadar çabalarsan çabala içindeki hisler curcunasını durduramıyorsun.
Beklentinin aksi yönünde gerçekleşen şeyler seni üzüyor, beklentinin doğrultusunda olanların seni neşelendirdiği gibi.
"Zaten bekliyordum" diyebilmek, o güzel anlarda içinde zıplayan çocuğu durdurmadığı gibi; kötü gelişen durumlarda da kalbini bir arada tutamıyor.

Time exists just on your wrists, so don't panic.

Oysa ne kolay olurdu, o "herşeyin yolunda olduğu" ana atlayabilmek.
Şu kısa gelecekte başına gelenleri kabul ettiğin ve huzura kavuştuğun o ana, aradaki ızdırabı ve hayalkırıklığını hiç yaşamadan atlayabilmek.

Moments last, and life times are lost in a day.

Hayat ne tatlı olurdu öyle.

So wind your watches down please, cause there is no time to lose

Ne bu hissiyatı değiştirebiliyor insan, ne de o sırada kaybettiği zamanı geri alabiliyor.
Bugün beni kanepenin tepesinde asık bir suratla bırakan bir kararın yaptığı gibi.
Oysa okunacak kitaplar, izlenecek filmler vardı.

And I'm going to stay here, indefinitely

Neyseki çabuk iyileşen bir ruha sahibim.
Ailemizde süregelen "sabah uyandığımızda hiçbir şey olmamış gibi davranma" geleneğinin bir sonucu bu.
Aile ilişkilerini zorlaştırsa da, sabahları kolaylaştıyor ne diyeyim.

And I want to stay here, so just let me be...

Sabah daha iyi hissetmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder