Çifte kavrulmuş eti bisküvilerini,
İngiltere'den aldığım The Beatles bardağımı,
bu bardaktan buharı tüte tüte içtiğim fındıklı kahvemi,
annemin hiç utanmadan elime tutuşturduğu tane bitter çikolataları,
flickr'da yeni kelimeler deneyerek resimler aramayı,
o küçük yeşil saatin tiklerini ve taklarını,
çoğunlukla o tikleri ve takları bastıran güzel müziklerimi,
sıkıldığımda kaçabildiğim bir blogum oluşunu
çok seviyorum.
Ben buradayken,
gözlerim ekrana hipnotize bir halde bakmakta ve ellerim klavyenin üzerinde hantal hantal gezmekteyen,
dünya gerçekten benim etrafımda dönüyor.
Hatta inanır mısınız?
Bazen dönmeyi bırakıyor bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder