Sayfalar

25.2.11

Sakız

Çiğnediğim sakızdan dev bir balon yapsam,
Pencereyi açsam,
Dışarıda kopan fırtınadan bir rüzgar
Beni çekip alsa
Bir süre savursa yıldızların arasında
Sonra güneşe doğru süzülsem usulca
Sıcak bir yerlere düşsem
Canım çok yanmasa
Uyuyakalsam
Uyandığımda gülümsüyor olsam
Hiç bilmediğim bir yerde,
Dilini konuşmadığım insanlarla
Yeniden başlasam her şeye
Geride kalanları unutsam.

22.2.11

Atlatmak

Günleri, haftaları, ayları "atlatmaktan" yoruldum.
Bir sonraki günün bu kadar korkunç olmadığı günler yaşamak istiyorum!

21.2.11

Rubik Küp Analojileri

Bugün odamda iki rubik küp buldum.
Tabii ki de bana ait değiller.
Ama birileri benim rubik küp çözebilecek kadar zeki olduğuma inanıp, Radiohead albümlerimin yanına ikisini üstüste koyup bırakmış.
Ördek telefonda konuşurken, internetten bakıp çözmemi ve evdekilere hava atmamı önerdi.
Sanki hiç işim gücüm yokmuş gibi (buradaki ağır ironiyi son bir haftadır çevremde olan insanlar daha iyi anlıyor) internetten resimli bir site bulup işe koyuldum.
20 dakika falan oldu ve hiç bir ilerleme kaydedemediğimi fark ettim ve iç sıkıntıma bir de bu anlık sıkıntıyı ekleyince iyice patlıcan gibi bir şey oldum. Ve elbette pes ettim.

Bu garip benzetmeyi kullanacağım şimdiye dek aklımın ucundan bile geçmezdi ama hayatım geçtiğimiz hafta bir rubik küp gibiydi. Zavallı ben, renkleri bir araya getirmek için çırpındım durdum. Sonunda güzel bir şeyler çıkmasını istediğim için. Başarmak istediğim için.
Ama tıpkı bu uyduruk rubik küpler gibi, insanlar da ortak düşüncelerde buluşmamakta ısrar ettiler.
Ve ne yazık ki insanları evirip çevirerek nasıl bir araya getirebileceğim konusunda resimli anlatımlı bir web-sitesi de yoktu.

En azından rubik küp için "aptal bir oyuncak" deyip geçebiliyoruz, peki ya insanlar?
Hele de değer verdiğiniz insanlar.

İşte böyle garip geçiyor hayat.
Karamelli latte ve rubik küp analojileriyle...

17.2.11

Answering Machine #7

"Hey... Well, uhm, I really don't know why I called. I just thought hearing your voice was a nice idea. I'm home, but I really don't know where I am, what I'm doing. Everything seems..messed up. 'know what I mean? Everything is so..so tangled up. But it is going to end... Sometime. Eventually. I don't know what makes me so anxious. It's wearing me down. I know it's stupid, because I can see the end, but I can't help but worry. I just can't..can't help it. Uhm.. So anyway. Call me when you can. I missed you. Yeah.. Okay."

10.2.11

XVII

XVII 
I do not love you as if you were salt-rose, or topaz,
or the arrow of carnations the fire shoots off.
I love you as certain dark things are to be loved,
in secret, between the shadow and the soul.

I love you as the plant that never blooms
but carries in itself the light of hidden flowers;
thanks to your love a certain solid fragrance,
risen from the earth, lives darkly in my body.

I love you without knowing how, or when, or from where.
I love you straightforwardly, without complexities or pride;
so I love you because I know no other way

than this: where I does not exist, nor you,
so close that your hand on my chest is my hand,
so close that your eyes close as I fall asleep.
 
Pablo Neruda 
***


Etkilendiğiniz insanların (sanatsal ya da farklı biçimlerde) kimlerden etkilendiklerini öğrenmek çok çok güzel bir his.
En güzeliyse -büyük olasılıkla- bu yeni tanıdığınız sanatçıdan (ya da kişiden) bir o kadar etkilenecek olmanız...

Subscribed.

E-mail listesine kayıtlı olduğum gruplardan tur tarihleri geldiğinde, konser yerlerini tek tek inceledikten sonra aralarında bir İstanbul ya da Türkiye göremeyişim beni her defasında üzüyor...

500 Miles



İskoç aksanıyla söylenen şarkının tadı başka oluyor.. :)

5.2.11

Kısa-Tatil-Sendromu

Hiçbir şey yapmak zorunda olmamanın verdiği rahatlık hakikaten başka.
Yapmam gereken en zor seçimlerin evdeki kanepeler, ya da izleyebileceğim filmler arasında olması kadar güzel bir mutluluk yok. Yerli yersiz aşermeler üzerine 3-4 saatlik Sims2 maratonu yapmak da serbest. Pazar günü yurtdışından döndüğüm için evde bir orduyu beslemeye yetecek kadar Duty Free'den alınmış çikolata da mevcut. Nescafe stokumuz da yerinde.

Üzüldüğüm tek şey, hiçbir şey yapmama duygusunun tam olarak ruhuma işlemesi ve beni yararlı şeyler yapmaya itmesi iki haftada olacakmış gibi gözükmüyor.
Yani "bir fırsat bulsam yapacağım!" dediğim şeyleri bu tatilde yapacağımı hiç sanmıyorum.

Birkaç şeyi daha erteliyorum ve ertelememem gereken şeyler için de -kısmen- telaşlanıyorum.
Tatil hakikaten güzel şey;
Ama kursağımızda kalacakmış gibi geliyor.

Şimdilik biraz daha m&m ve iyi seçilmiş bir film...

3.2.11

Mavi

Blogumdaki yazıları okuyup bazen telaşla çoğu zaman da merakından beni ayrıntıları almak üzere sorguya çeken bıdık mavi;
seni çok seviyorum.