Sayfalar

The Fray etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
The Fray etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28.9.11

How To Save A Life

"The song How to Save a Life was influenced by Slade's experience working as a mentor at a camp for troubled teens. "One of the kids I was paired up with was a musician. Here I was, a protected suburbanite, and he was just 17 and had all these problems. And no one could write a manual on how to save him."


13.2.10

Hoşçakal

Ben çok değer verdiğim şeyleri paylaşmaya çok çekinirim.
Çünkü bütün şarkılar, kitaplar, sözcükler sizinle kalır; ama insanlar gelip geçici olabilir.
Onları bir kütüphaneye ya da bir cd'ye sıkıştıramazsınız.
Gitmek istediklerinde, onları durduramazsınız.
Çoğu zaman.

Ve birisiyle bir şeyleri paylaştığınızda, o insan kalsa da gitse de bunu geri alamazsınız.
Seneler sonra da o şarkı size o insanı söyleyecek, o çok sevdiğiniz söz size o insanı anlatacaktır.

***

Seninla aramızda ne vardıysa,
O mükemmeliyet
Çoktan bitmişti.
Bir anıydı.
Çok güzel bir anıydı hem de.
Güneş batıp tekrar doğana dek konuşmamız,
paylaştığımız müzikler, sözcükler, tutukularımızdı.
Parmaklarımın üzerindeki parmakların, beraber çaldığımız bir melodi,
Senin bana, benim sana eşlik ettiğim o güzel şarkıydı.
Ve biz o anıyı çok seviyorduk.
O anıya öyle sıkı tutunuyorduk ki...
Hiçbir zaman kopamayacakmışız gibi geliyordu.
Hiç bir zaman kaybolamayacakmış gibi...

"Hoşçakal."

Ne kadar çok kızardım sana, bunu söylediğinde.
Bana bir daha görüşmeyecekmişiz gibi gelirdi sen böyle söylediğinde.
Sense yine de her seferinde böyle demeye devam ederdin.
Sanki bir daha görüşmeyecekmişiz gibi...

"How to save a life..."
-The Fray

11.2.10

And all at once...

The Fray'in çok sevdiğim şarkılarından biri de "All At Once".
Duyduğum en şirin şarkılardan bir tanesi ve onu bu kadar harika yapan da bana verdiği o neşeli ruh hali.
Yolda kulaklıklarımla yürürken bu şarkıya ne zaman denk gelsem kendimi bir müzikalin ortasında hissediyorum.
Arkamı dönsem binlerce neşeli insan arkamda dans ediyormuş gibi geliyor bana.
Solistin tam "And all at once the crowd begins to sing" dediği yerde gerçekten bir kalabalığın şarkı söylemeye başladığını ve dans etmeye başladıklarını hissediyorum.

Hani şu klasik sahneler vardır ya, her baş karakter sokakta başı eğik yürür, etraftaki her renk soluk ve her yüz mutsuzdur.
Sonra bir anda tüm renkler ve insanlar canlanır, çevredeki her surata kocaman bir gülümseme yayılır.
Herkes, herkes mutludur!

İşte öyle bir şarkı bu.
Ve sözleri öyle güzel ki!
"Üzülme," diyor "Olur böyle şeyler."
Ve bunu öyle tatlı bir melodiyle söylüyor ki "Ya.. Ya doğru söylüyosun aslında!" demek zorunda kalıyorsunuz. Ve o dans eden kalabalığın en ortasında, siz çılgınlar gibi dans ediyorsunuz!
Herkes, siz dahil, herkes mutlu!

"Maybe you want her maybe you need her
Maybe you started to compare to someone not there
Maybe you want it maybe you need it,
Maybe it's all you're running from,
Perfection will not come

And all at once the crowd begins to sing
Sometimes
We'd never know what's wrong without the pain
Sometimes the hardest thing and the right thing are the same"
-The Fray