Sayfalar

Shakespeare etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Shakespeare etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17.11.11

Küçük notlar halinde

Yazılarımda kelimelerimi azaltmam söylendi.
"Çok kelime kullanmak, sanat değildir" dedi bunu söyleyen kişi.
Shakespeare'e de gidip, devrik cümle kurma dediler mi acaba?
"Kelimelerin yerini kafana göre değiştirmek, sanat değildir" demiş olabilirler mi?

***

Kendimi küçük kayıt cihazımla kayıt yapmaya vermiş durumdayım.
Tek sorunum hiçbir kayıdın tam anlamıyla temiz olmayışı. Cihazın kendi pıt pıtı ve cızırtısı bir yana; abimin skype konuşmaları uğultular halinde yaptığım her kayıtta duyulabiliyor.
Güzel bir şeyler kaydedebildiğimde arkadan "ıouoısoauouoauıo" diye sesler geldiğini duyunca çıldırıyorum.
Odama izolasyon talep ediyorum.

***

Eskiden küçüklerle iyi anlaştığımı zannederdim.
Şimdilerde bundan şüphelerim var.

***

Genel ruh halim oldukça sakin ve neşeli olsa da -sanırım ergenliğin son demlerinin bir getirisi olacak- arada ciddi anlamda kötü hissedebiliyorum kendimi. Bu konuda ne yapabiliriz inanın bilmiyorum.
Sürekli uykum var.
Bulduğum her fırsatta uyuyorum. (Evet saat 11 olmak üzere, yine de.)
20 dakikalık kestirmemde bile kabus görebiliyorum artık. Böyle bir ağır uyku hali...

***

Paris'e gideceğim. Bilmeyenlere duyurulur.
Kendime bir dünya haritası almanın vakti geldi. Mantar panoya asıp renkli toplu iğnelerle gittiğim yerleri işaretlemeye başlayabilirim bence?

17.6.11

Başlangıç

Sonunun gelmesini bu kadar tutkuyla beklediğim bir süre olmamıştı.
Sonunda istediğim gibi bir hayata sahip olabileceğim gibi; birçoğumuzdan daha erken; ve bu iyi mi kötü mü ben de daha bilemiyorum.
Tüm alıştığımız kurallar yanlış olduğunu savunuyor; bense sanki çoktan bir yaşamı yaşamış ve bitirmiş bir insanın verdiği bilgelikle, bunun en doğrusu olduğunu düşünüyorum.

Herkes böyle yapmalıymış gibi geliyor bana.
Herkes kararlarını vermeli ve hedefleri doğrultusunda hayatlarını sürdürmeli.
Verdikleri kararların arkasında durmalı, azimle peşinde koşmalı falan filan.
Oysa ki bizim yaşlarımızda insanların paylaştığı bir özellik varsa o da kararsızlıkları. İşte bu yüzden çoğu zaman benzer çemberlerin içinde dönüp dolaşıyorken buluyoruz kendimizi.
Kendi kendimize karar veremediğimiz, kafamızı kaldırıp çevremize baktığımızda onların yörüngesine kapıldığımız için.
Hem kendi hem geleneğin etrafında dönmekte olan, ana-baba uydulu gençler.

Bu kesin kararları nasıl da oluyor verebiliyorum inanın ben de bilmiyorum.
Heralde kararsızlıktan bıkmış olmanın yarattığı bir yan etki. Sabırsız karakterimin bir ürünü.

Seneye günlerimin Shakespeare okuyarak, sanat tarihi tartışarak, yaratıcı otoportreler çizerek ve müziği öğrenerek geçeceğini bilmek beni inanılmaz derecede heyecanlandırıyor.
Sanki bütün hayallerim gerçek olabilirmiş gibi hissediyorum.
"Bir kitap yazacağım, ya da bir oyun" diyorum insanlara. "Umarım o gelip geçici heveslerimden biri değildir" diyorum sonra kendi kendime...
Değildir,
gibi geliyor şimdilik.

Hayatım burada bir yerde başlıyormuş gibi geliyor bana.
Ve hiç bu kadar heyecanlı olmamıştım!

"Lookin' back I see a kid who was just afraid.
Hungry and old before his time. "
-Ray Lamontagne