Biraz her şey, biraz hiç bir şey... Mutlaka bir yerlerde bir kahve kokusu, sakin bir melodinin tatlı duygusu...
24.5.10
Last Person
The worlds too absurd and obscene
For true love
And more than happy to let me become
The last person on earth"
-Tracy Chapman
22.5.10
Prolog
Dün konserden dönerken arabada eve gelir gelmez her şeyi yazmak istiyordum ama uyku ağır bastı ve kendimi yatağıma attım.
Bugünse her şey kafamda karman çorman oldu.
Hiç bir şeye zamanım yokmuş gibi hissediyorum,
Buna rağmen zamanımı harcayıp duruyorum.
İnanılmaz bir şey.
Konserin ayrıntıları ve kafamdaki düşünce kıvılcımlarıyla geri döneceğim ama şimdilik sadece şunu paylaşmak istedim:
"Hey,
I put some new shoes on
and suddenly everything's right"
- Paulo Nutini
Açıkçası durum tam olarak böyle değil.
Böyle olmasını istiyordum ama olmadı.
Yepyeni ayakkabılarımı eve gelir gelmez giydim ve hala ayağımdalar ama hiç bir şeyin değişmediğine garanti verebilirim.
Birikmiş işler, 4 sınav ve sıradan günlerin klasik sıkıntıları beni bekliyor.
Dünyanın en güzel ayakkabılarından birisi saatlerdir ayağımda, ve hiç bir şey olmuyor.
Bana kalırsa, Nutini bize yalan söylüyor...
Not: Yok yok; bahsetmeden edemeyeceğim..
The Cinematic Orchestra konseri öyle güzeldi ki...
Öyle büyülü, öyle mükemmel, öyle mutlu edici...
Sadece küçük bir sahnenin en önünde ve ortasından görebileceğiniz ayrıntılarla her şeyi paylaşacağım, söz!
17.5.10
Left it out on the shelf
Bugün bir de utanmadan yeni bir tane ekledim.
Of, şu tatilde bir tane falan okusam bari..
Here's to you
Who had everything
And left it out on the shelf
There's no one else to blame
Except yourself
- Travis
16.5.10
F.R.I.E.N.D.S.
Beraber en boş filmleri izlemekten bile keyif alabildiğiniz,
Saatlerce gezip güzel bir yer aradıktan sonra kenarda köşede bir Starbucks'a oturup yine de eğlendiğiniz bir dostunuz varsa;
Ne mutlu! :)
***
"Your mother warned you there'd be days like these..
But she didn't tell you when the world has brought
You down to your knees that
I'll be there for you..."
- The Rembrandts
13.5.10
Answering Machine #3
"..."
21.32
"Hey. It's Jeff. Can you call me when you get this message?"
22.49
"Uhm.. It's me again. Call me. Soon.."
23.17
"We need to talk. Please call me back."
23.28
"I know it's getting a bit annoying, but I really need to tell you something."
23.45
"Seriously G, this is important."
00.02
"G... Come on. This really is important."
00.07
"If you won't pick it up, I'm just going to leave another message."
00.13
"I told you I would.. But I can't tell you this through a silly answering machine message. Please G, please pick up the phone.. Or at least call me back when you get these..."
04.32
"Hey G. Yes, uhm it's me. Again. I know. But I just couldn't sleep. I just had to tell you this.. Oh Lord, here it goes... I--"
*Message Inbox FULL*
9.5.10
Anneler Günü
Mother are you scared
That someday you will turn around
And look to find your brown-eyed girl's not there..
But mother don't you worry
Mother don't you fret
Cause we've been through so much pain and joy and suffering
For me to forget
The times we had together
Times that were so full
But time's gone by before my eyes
And I realise
Time was often cruel...
So mother don't you worry
Mother don't you cry
Cause there'll come a day
When I will take the reins from your fair hands and wave
"Bye bye"
Travis
***
Anneciğim,
Bense asla tekrar kucağına sığamasam da,
Daima seninle olacağım.
Seni çok seven,
"can yoldaşın"
Kızın
8.5.10
Inside Her Shoes
Hani bazen hayatınızı sanki başka birisi yaşıyormuş da siz de uzaktan izliyormuşsunuz gibi hissedersiniz ya; ben işte bir süredir öyle hissediyorum.
Ve bu his uzun süredir ortalıkta olduğu için, izlemekte olduğum hayatın bana ait olduğundan şüpheleniyorum bazen.
Zaten eğer insan kendine "Ben olsam ne yapardım?" diye soruyorsa, bu işte bir iş var demektir.
Yaptığım seçimler, söylediğim sözler, düşündüklerim...
Bu kadar sık değişiyor olmaları doğru mu?
Ufak çaplı bir Benjamin Button hikayesine benziyor hayatım.
Sizi temin ederim ki, bundan bir kaç sene önce çok daha aklı başında, yaptıklarının bilincinde ve sorumluluk sahibi bir insandım. Çok daha sabırlı ve anlayışlıydım.
Kimsenin -kendim de dahil- mükemmel olmadığını biliyordum ve bu beni biraz bile rahatsız etmiyordu.
Ben ne zaman bu fikri sesli söyledim; ve ne zaman bu fikir beni bu kadar mutsuz etti, işte bunu hatırlamıyorum.
Ne istediğini bilen, ne istediğini bildiğini sanan ve ne istediğini bilmeyen bu üç kişilik arasındaki gelgitlerim sırasında iyi bir dalgaya kapılıp çok uzaklara gittiğim kesin.
Şimdi içine hapsolduğum bu bedeni, kafası inanılmaz derecede karışmış birisi yönetiyor, ve her adımında telaşlı bir yüz ifadesiyle bana bakıyor. Bense, o kadar uzaktayım ki; ona akıl vermem neredeyse imkansız bir hal alıyor.
Tabii, verebilecek bir akla sahip olsaydım...
"Oh naïve little me
Asking what things you have seen
You're vulnerable in your head
You'll scream and you'll wail till you're dead"
- Laura Marling
5.5.10
Shuffle #4
Kolumu nereye nasıl koyduysam, ağrıyor.
Uzaklardan bir ses bana sesleniyor "Nerde ineceksin?" diye.
Perdeyi çekiyorum, gelmişiz.
"Yukarıda." diye sesleniyorum dikiz aynasından bana bakan şoföre.
Saat 7 olmuş.
Bu saatte niye güneş gözlüğü takıyor ki? diye geçiyor aklımdan.
Servis her zamanki yerinde duruyor, iniyorum.
"İyi akşamlar!"
O sırada ne dinliyormuşum ben diye iPod'uma bakıyorum:
The Awakening Of A Woman - The Cinematic Orchestra
Not: Söylemiş miydim? Ben The Cinematic Orchestra konserine gidiyorum! :)
3.5.10
Nick and Norah's Infinite Playlist
"Norah: There's this part of Judaism that I like. Tikun Olam. It said that the world is broken into pieces and everyone has to find them and put them back together.
Nick: Maybe we don't have to find it. Maybe we are the pieces."
***
"Thom: You just haven't figured it out yet, have you.
Nick: What?
Thom: ...The big picture!
Nick: I guess not.
Thom: The Beatles.
Nick: What about them?
Thom: This.
[grabs Nick's hand]
Thom: Look, other bands, they want to make it about sex or pain, but you know, The Beatles, they had it all figured out, okay? "I Want to Hold Your Hand." The first single. It's effing brilliant, right?... That's what everybody wants, Nicky. They don't want a twenty-four-hour hump sesh, they don't want to be married to you for a hundred years. They just want to hold your hand.
[Gay couple passes holding hands and smiles at them]"
***
(Ben hala mutlu sonlara, aşka ve müziğe inanıyorum...)
2.5.10
EPS
Ben yarın okula gidecek olmayı kendime yediremiyorum...
Ne kadar mutluyduk.
Of!
1.5.10
Genius Mix
En baştaki albümün harikalığını şöyle anlatayım:
Resimler de biraz kafası karışmış anladığım kadarıyla; ama altında şu yazıyor:
"Brit-Pop & Rock Mix
Based on: Coldplay, Keane, Travis & others"
Genius'ım beni tanıyor..
Shoe Boxes and Barber Chairs
- Charles Schwab
Los Angeles, 1989
(Used Songs by Tom Waits)