Sayfalar

28.12.10

"sad fact"

egoist elmaşekeri: sad fact: "Most of the laugh tracks on television were recorded in the early 1950’s. These days, most of the people you hear laughing are dead."
- Chuck Palahniuk

27.12.10

Noel Kuşburnu

Bu akşam servise gitmeden önce dolapların orda küçük bir kedi yavrusu buldum.
Beni görüp bir şeyler miyavladı sonra da patilerini omuzlarıma koyup bana sarıldı.
Dolabımdan almam gereken eşyaları almama izin vermedi, miyavladığı sırada "Dolabını göremezsin!" dediğini duyduğuma yemin edebilirim...
Sonra eşyalarımı o getirdi ve beni yolladı.
Bu kedinin tüyleri mordu.
:)

25.12.10

Sonradan-Vuran-Post-Konser-Sendromu

Ses sisteminin çökmesinin hemen ardından 'unplugged konser verirlermiş falan' diye şakasını geçmiştim. IKSV görevlisinin sahneye çıkıp grubun akustik konser vereceğini söylemesi 10 dakika sürmedi. İnsanlar huysuzlaşmışlardı. Ben mutluydum.

Yine konserin ortasında bir yerlerde, önümde oturan yırtık ayakkabılı ve pis saçlı İngiliz, Blaine Harrison, ses sistemi için özür dileyip 'İyi duyuluyor mu?' diye sorduğunda, kalabalıkla beraber çığlık atıyorum. Gözlerimin içine bakıyor ve 'Gerçekten mi?' diye soruyor, 'Mükemmel' diyorum.

Blaine iki adım ötemde taburesinde oturmuş gitar çalıp şarkı söylüyor.
Arada Türkçe bir şeyler saçmalıyor: "Dün. Akşam. Çok. İçtik. Çok. İçtik. Çok. Sarhoş. Olduk."
Oturduğun yerin sadece bir metre ötesinde ayakta yine gitarını çalıp şarkı söyleyen William Rees duruyor. O konuşmak yerine Blaine'e bakıp gülmeyi tercih ediyor.

Konserin ortasında bir yerlerde şarkı bittikten hemen sonra Blaine penasını düşürmüştü. Penaya uzanmak için çaba harcamam gerekmiyordu aslında. Ama en azından konserin bitmesinin gerektiğini düşündüğüm için konserin ikinci yarısını arada sırada 'başkaları penayı gördü mü?' diye telaşlanarak geçirdim.

Yaşlı olmasa da genç olmadığı ortada olan backstage'e laf atmanın yarattığı prestij sayesinde, grubun özür biralarının ilki bana uzatılıyor. Şarkıları söyleyebilmek adına sadece aralarda biramı içebiliyorum.

Bir süre beklememize rağmen bis yapmaya çıkmadılar; ama ben konser biter bitmez çoktan penamı almıştım.

İyi veya kötüden ziyade; sempatik bir konserdi.
Sempatik bir grup Mystery Jets.
Bir sonraki konserine kesin gidiyorum mesela...

Two Types of Women

"There are two types of women, I've found. There are those who are addicted to chocolate and there are bitches. Bitches are the sort of women wo say 'Oh, I couldn't possibly eat a whole Mars Bar, they're so sickly!' Or 'I find one square of dark chocolate more than enough, don't you?' Or, even worse, 'I'm not really that keen on chocolate. I'm more of a savoury person.' All said whilst nibbking conservatively on a Twiglet as if it's a sufficient substitute for sheer pleasure. What's all that about?"
(The Chocolate Lovers' Diet by Carole Matthews)

24.12.10

(şiir)

Bir kaç kelimeden sonra
Elin
Yorulduysa
Karakterler
Boşlukta kaldıysa
Bir konuşmanın ortasında
Belki
Kahvenin dumanı
Hiç havada asılı kalmaz ki
Ya rüzgar?
Hiç esmeden gittiğini gördün mü ki?
Kelimeler de
Öyle esmeli işte
Hani rüzgar gibi
Konuşmalar yarıda kalmaz
Belki
Kahve soğumaz
El
Yorulmaz
Belki
Kelimeler,
kağıda dokunduğunda.

23.12.10

Christmas Spirit


1984
Paul Young, Boy George, George Michael, Simon Le Bon, Sting, Tony Hadley, Bono, Paul Weller, Glenn Gregory, Marilyn, Rick Parfitt, Francis Rossi (vocals); John Taylor (bass); Phill Collins (drums); Midge Ure (keyboards); Gary Kemp (guitar).




2004
Chris Martin, Dido, Robbie Williams, Sugababes, Fran Healy, Justin Hawkins, Bono, Will Young, Jamelia, Ms. Dynamite, Beverly Knight, Tom Chaplin, Dizzee Rascal, Busted, Joss Stone (vocals); Paul McCartney (bass); Danny Goffey (drums); Thom Yorke (piano); Jonny Greenwood, Dan Hawkins (lead guitar); Charlie Simpson (rhythm guitar).


***

Yukarıdaki videolarda gerçekten çok sevdiğim müzisyenlerin yanı sıra, sadece bu videoya katkıda bulundukları için çok sevdiğim insanlar da bulunmakta.
1984'te bunu başlattıkları için ilk videodaki; 20 yıl sonra geleneği sürdürdükleri için ikinci videodaki tüm müzisyenlere duyduğum saygıyı ve sevgiyi kelimelere sığdıramıyorum.

Noel daima kutlamaya özendiğim bir şey olacak :)
Yine de herkese mutlu Noeller!

22.12.10

"I’ll be saved when the city awakes"


Cocoon - "Oh My God" from Seduce Management on Vimeo.

Cocoon'un yeni albümü de çıkmış.
"Where the Oceans End"

Bırakın buralarda, yurtdışında da bulamayacağım yine heralde.
Aramakta yarar var yine de.. :)

Kuşburnu'nun katkılarıyla...

"Because"

Bu şarkının başındaki acı bas partisi, beni çoğunlukla şarkıyı dinlemekten alıkoyuyor.
O acı sese katlanamıyorum, üzüyor beni, ne alakaysa, değiştirmek istiyorum.

Ama sözlerin girmesini bekleyebildiğim zaman, bu şarkıdan daha güzeli olmuyor.
Etrafımı Beatle'ların seslerinden oluşan bir rüzgar sarıyormuş gibi hissediyorum.

"Love is old, love is new
Love is all, love is you."
- The Beatles

21.12.10

Mektup #5

"Hikayemizi anlatırken sadece güzel şeyleri hatırlıyorum;
Anlatırken o zaman yaşadığım mutluluğu hissedebiliyorum.
'Parmaklarımın üzerine parmaklarını koyup bana Clocks çaldırmıştı' dediğimde parmaklarımın üzerinde parmaklarını, acemice çaldığımız melodiyi duyabiliyorum.
O eski mutluluk öyle büyüyor ki içimde, anlatırken yüzümde o eski büyük gülümsemelerimden biri beliriyor.
Sanki bütün bunlar dünmüş gibi duyuluyor olmalı...
Ve bütün bunlar güzel şeylerden ibaretmiş gibi duyuluyor olmalı ki; 'Ama beni gerçekten çok üzdü' dediğimde kimse inanmıyor.
Ben, inanmıyorum bazen.

Melodisini unuttuğum besten geliyor aklıma.
'Şimdiye dek dinlediğim en güzel besten bu' dediğim.
'Bunu senin şiirin için besteledim' dediğin.
Hani, bana hiç yollamadığın besten.

Bana hiç yollamamış olduğun geliyor aklıma.
'Seninle paylaşamayacağım kadar değerli' demiş olman geliyor.
Kırk yılın başı konuşabildiğimiz günlerde, geçiştirişin geliyor.
Bana 'hala o kadar değerli değilsin' diyormuşsun meğer, bense sadece üzülüyorum...

O gün, ilk attığımız adımdan yirmi adım geride olduğumuzu şimdilerde fark ediyorum.
Herşeyin düzelebileceğine olan inancım öyle güçlüydü ki;
Nerede olduğumuzu bile anlamamışım."

12.12.10

Pikap

Bugün;
annemlerin odasındaki dolabın içinde duran dev hurcun içinde eski bir pikap buldum.
Nerden çıktı, ne zamandır ordaydı hiçbirimiz bilmiyoruz.
Hemen alıp odama koştum ve albümlerimin yanında duran birkaç 7-inçlik plağı alıp ilk hangisini dinlesem diye tatlı -ve saçma- bir telaş yaşadım.
Sonunda Angie'yle Kadıköy'ü talan ederken almış olduğum Stevie Wonder plağını koydum ve iğneyi nereye koyacağımı bilemeden plağın üzerine yavaşça bıraktım.
Odaya müzik ve mutluluk dolmuştu

Ne yazık ki bütün bunlar dün gece rüyamda oldu...
Annemlerin hurcunun içinde bırakın eski bir pikabı, yorgan ve yastık dışında hiçbir şey yok.
Stevie Wonder'a ya da bir başka harika müzisyene ait 7-inçlik plaklarım da yok ne yazık ki...
Bir pikabım olmadan plak almak istemedim çünkü.
Ama çok çok çok güzel bir rüyaydı.
Gerçekten odam müzik ve mutluluk dolmuştu :)

10.12.10

Post-Musical-Evening

Bu akşamki gibi akşamlarla dolu bir hayat geçirebilirim,
bunu yapabilirim,
kesinlikle.

İnsan geleceği için kararlar alırken bunu unutmamalı bence.
Günlerini nasıl geçirmek istediğini, unutmamalı.

9.12.10

Florence & The Machine benzeri diğer sanatçıları Myspace Müzik 'de bulun


Bu grubu yeni buldum..
Ve aşık oldum.
Özellikle de bu şarkıyı, hiç durmadan dinliyorum.
Aynı kadının farklı şarkılarını dinlemek istiyorum ama kafamda sürekli bu şarkı döndüğü için yapamıyorum...


***

Not: Oi Va Voi İstanbul'a geliyormuş! 21 Ocak Cuma nerde olduğumu biliyorsunuz! :)

8.12.10

Geçmişteki

Bundan bir yıl önceki, iki yıl önceki, beş yıl önceki, on yıl önceki "ben"le konuşabilmek isterdim.

Her insanın böyle bir fırsatı olmalı bence,
Nereden geldiğini, nereye gittiğini unutmamak için.
Ne istediğini,
Neyi sevdiğini,
unutmamak için.

6.12.10

Radikal Kararlar

Durduğum yerden ileriye baktığımda, geleceğime dair hiçbir şeyi net göremiyorum.
Sanki üzerine dev bir sis çökmüş ve ne kadar uğraşsam da görüşümü düzeltemiyormuşum gibi.
Sadece bir önümdeki taşı görüyorum ve bu bastığım taşların beni doğru yere götüreceğine inanmak istiyorum.
Yarın sıradan bir kutunun içine, sıradan bir kağıdı bırakırken gözlerimi kapıyor olacağım, çünkü bu adımın doğru olup olmadığını görmeye cesaret bile edemiyorum.
İzlenecek yolların, atılması gereken adımların yok olduğu; çamur bir patikaya gireceğim yarın.
Gideceğim yolları önüme koyulmuş ve defalarca basılmış taşlar değil;
Ben seçeceğim.


Belki, bir gün bu duyguyu hatırlar ve üzerine bir şarkı yazarım...

4.12.10

Playing For Change



The Inspiration

Playing for Change is a multimedia movement created to inspire, connect, and bring peace to the world through music. The idea for this project arose from a common belief that music has the power to break down boundaries and overcome distances between people. No matter whether people come from different geographic, political, economic, spiritual or ideological backgrounds, music has the universal power to transcend and unite us as one human race. And with this truth firmly fixed in our minds, we set out to share it with the world.

***

Müzikle dünyayı değiştirebilir,
daha güzel bir yer haline getirebilir,
ve kurtarabiliriz..

Çünkü müzik inanları değiştirebilir, onların ruhuna dokunabilir.

***

"Let's get together and feel alright."
- Bob Marley

1.12.10

Yüz Metrede Bir

Eve geldiğimde dışarıda bir şey patlıyor gibi sesler geliyordu, pencereden dışarı baktığımda çok yakında bir yerlerde havai fişek patlattıklarını gördüm.
Bir kaç yüz metre ötede birileri bir şeyler kutlarken, benim moralimin bu kadar bozuk olması ne garip.