Sayfalar

17.9.12

Adequete ya da Yeterli

Masaüstümde "Gelecek" başlıklı bir dosyam var.
İçerisinde yalnızca başvuracağım okulların geçen yılki başvuru bilgileri ve burs olasılıklarına ait bilgiler yazan Word dosyaları var.
Gelecek kavramım böyle sığ işte gördüğünüz gibi.

Karşılıklı mesajlarımıza "Anladım." diye başladığımız bir arkadaşım var.
Hiç fark etmeden yazmışız, mesaj kutumu temizlemeye karar verince fark ettim.
Gerçek dostluk böyle kaygısız bir anlayışlılıkla sürdürülüyor heralde, diye düşünmeden edemedim.

İnsan birisini sevdiği zaman, hele de "daha çok seven" taraf kendisi ise, kesinlikle kendisini ele vermek istemiyor.
Düzeltme: Pipedreams birisini sevdiği zaman, hele de "daha çok seven" taraf kendisi ise, kesinlikle kendisini ele vermek istemiyor. Nefret ediyor bundan. Bilmesin istiyor. Biliyorsa da iyi bok yedi, diye düşünüyor.
Peki şimdi? diye düşünüyor.
Bunu bilinci nasıl kucaklayıp nasıl olduğu gibi sürdüreceğiz hayatımızı? diye düşünüyor.
Hayır bir de öyle bir kelime dizisi kurmuş ki, nasıl sinirleneceğini şaşırıyor.
Sinirlenemiyor tabii.
Nadir durumlardan bir tanesi.

Hiç aşamadığım bir "yarın yaparım" duygum var.
Tembellikten öte. Kendi kendimi öyle nefis kandırıyorum ki, kendime öyle inanıyorum ki, sanki o yapmam gereken şey zaten yarının işiymiş gibi. Bugün yapsam dünya tersine dönecekmiş, bütün hayatım mahvolacakmış gibi.
Kendime anlattığım gibi size de anlatsam siz de "Bırak canım saçmalama yarın yap şunu" dersiniz.
Öyle bir güvence dolu tembellik.

Gözlerimi kapayıp sonsuza dek bir müzik videosunda yaşayasım geliyor.
"Should I give up?"
Neredesin neredesin neredesin nerede nerede nerede nerede?
"Or should I just keep on chasing pavements even if it leads no way?"
Söyle de bilelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder