"I miss my-oldself."
Bu jenerasyon mu yoksa 21. yüzyıl bozukluğumu inanın bilmiyorum.
Neredeyse tanıdığım herkes, ben dahil, eski oldukları insanı özlüyorlar.
Kendimizden, içimizden yiten bir şeyler olduğunu hissediyoruz.
Eskiden olduğumuz kişi kimdi peki? Bizden başkası olması mümkün mü ki?
Onlar, biz değil miydik?
O, ben değil miydim?
O yiten, kaybolan şey ne, bilmiyorum.
Hayata aynı gözlerin ardından bakıyoruz, aynı ellerle dokunuyoruz.
Hayalini kurduğumuz şeyler, hala birer hayal.
Gerçeklikle törpülenseler bile, hayal dediğimiz şeyin biraz imkansız olması gerekmiyor mu zaten?
İstersek inanabileceğimiz imkansızlıklar, umut edebileceğimiz umutlar oldukları yerde duruyorlar.
Ve buna rağmen, bizi biz yapan şeylerin yittiğini hissediyoruz.
"Eski-ben"ler çıkıyor ortaya.
Anılara, çerçevelere sıkışıyorlar.
Öylece bakıyoruz.
Özlüyoruz.