Sıkça daha çok yazmam gerektiğini düşünüp sıkça bu düşünceyi uygulamaya sokamıyorum.
Bazı günler beş gün sonrasının ödevini yaparken, bazı günler saat sabah ikiyi de bulsa önümdeki günün ödevine başlamıyorum.
Neredeyse her gün, bir sonraki günden itibaren hayatımda yapmam gereken yeni değişikliklere karar veriyorum. Neredeyse her gün bir önceki günün değişim sözünü unutuyorum.
Aşırı tembelim.
Öyle böyle değil.
Ama aynı zamanda çok çalışıyorum.
Kendimden beklentilerim çok yüksek.
Aynı zamanda önceliklerimden çok kolay fedakarlık edebiliyorum.
İnsanın sürekli olarak insan olması çok fena.
Bir "sim" olmak istiyorum.
Kontrol panelinden kendimi seçip, etrafımdaki eşyalara tıklamak, ne bileyim kendime zorla spor yaptırtmak veya ödev bitirtmek istiyorum.
Ama hayır.
Çok sabırsız ve çok tembel bir "ben"le çok sabırsız ve çok tembel bir ben uğraşmak durumunda.
All shades, hues, we're all blues...
Biraz her şey, biraz hiç bir şey... Mutlaka bir yerlerde bir kahve kokusu, sakin bir melodinin tatlı duygusu...
21.4.14
11.4.14
Now At Last
"Now at last I know
What a fool I've beenFor have lost the last loveI should ever win
And at last I seeHow my heart was blindTo the joys before meThat I left behind
When the wind was freshOn the hillsAnd the stars were new in the skyAnd the lark was held in the stillWhere was IWhere was I
When the spring is coldWhere do robins goWhat makes winter lonelyNow at last I know
When the wind was freshOn the hillsAnd the stars were new in the skyAnd the lark was held in the stillWhere was IWhere was I
When the spring is coldWhere do robins goWhat makes winter lonelyNow at last I know"
- Feist
***
Heavy song for the heavy hearts.
8.4.14
Gün doğdu, kül oldu, kül yağdı, kül yağdı ah gül yağdı, gül yağdı sessiz...
Saat 2 buçuk olmuş, hala ayakta neyin peşindeyim merak ediyorum vallahi.
Bu blogu biraz takip edenler "ev" konseptine olan takıntımı fark etmişlerdir diye düşünüyorum.
Şu günlerde, kendime ev aramanın, gelecekteki evimin belirsizliği, ve döneceğim evin artık ne kadar benim evim olduğunu sorgulayan halim birleşip ayaklarımı yerden kesiyor gibi.
Havada süzülüyormuşum,
Köküm yokmul gibi.
Köküm de hiç olmadı hani. Ya da oldu mu acaba?
Merak ediyor insan.
... gecenin kadehine doldu
Bu blogu biraz takip edenler "ev" konseptine olan takıntımı fark etmişlerdir diye düşünüyorum.
Şu günlerde, kendime ev aramanın, gelecekteki evimin belirsizliği, ve döneceğim evin artık ne kadar benim evim olduğunu sorgulayan halim birleşip ayaklarımı yerden kesiyor gibi.
Havada süzülüyormuşum,
Köküm yokmul gibi.
Köküm de hiç olmadı hani. Ya da oldu mu acaba?
Merak ediyor insan.
... gecenin kadehine doldu
28.3.14
3/4
8'de sabah kahvaltısı, 5'te öğle yemeği, 11'de akşam yemeği. İşte hayat bu.
Mu?
Tatil de, buradaki ilk senemde neredeyse bitmek üzere.
İnanılır gibi değil.
Oysaki yeni başlamıştık.
Daha yeni alışmıştık.
Dün ilk defa krep yapmıştım.
Üstelik güzel olmuştu.
Acayip hızlı geçiyor zaman önünü alamıyoruz.
Bundan tam 1 ay ve 1 gün sonra ben de artık sıradan bir insan olacağım.
Yaptığım ve yapacağım her şey o heyecanından, parlaklığından bir şeyler kaybedecek.
Sıradışı veya özel olmak yerine "gerekli" olacak her şey.
"Yetersiz" olacak.
"Eee?" diyeceksiniz "sonra?"
Ben de öyle bööön bööön bakacağım.
Ne bileyim ben.
O önünde her hayalini incik cincik dizmiş kız gitmiş olacak içimden.
Her şeyden korkan, her şeyi sorgulayan bir ben kalacağım.
Öyle otururuz artık kendi kendimize.
Mu?
Tatil de, buradaki ilk senemde neredeyse bitmek üzere.
İnanılır gibi değil.
Oysaki yeni başlamıştık.
Daha yeni alışmıştık.
Dün ilk defa krep yapmıştım.
Üstelik güzel olmuştu.
Acayip hızlı geçiyor zaman önünü alamıyoruz.
Bundan tam 1 ay ve 1 gün sonra ben de artık sıradan bir insan olacağım.
Yaptığım ve yapacağım her şey o heyecanından, parlaklığından bir şeyler kaybedecek.
Sıradışı veya özel olmak yerine "gerekli" olacak her şey.
"Yetersiz" olacak.
"Eee?" diyeceksiniz "sonra?"
Ben de öyle bööön bööön bakacağım.
Ne bileyim ben.
O önünde her hayalini incik cincik dizmiş kız gitmiş olacak içimden.
Her şeyden korkan, her şeyi sorgulayan bir ben kalacağım.
Öyle otururuz artık kendi kendimize.
23.3.14
Kedidir Kedi
Bayılırız aşklara bayılırız.
Sevgiye, ilişkilere bayılırız.
Mutluluğa bayılırız.
Erir gideriz mutluluk için.
Uf neler yapmayız ki.
Kim yapmaz ki?
Kolay bulunmaz ama mutluluk. Aşk. Sevgi.
Üstelik "bulunan" bir şey de değildir gibi.
Vardır veya yoktur, hissedilir veya hissedilmez.
İnsanın tamamen kontrolünün dışında gibi gibidir çoğu zaman?
Durum böyle olunca da neyi nereden nasıl arayacağız da bulacağız da hissedeceğiz de aman da aman şeklinde bir zihniyet ortaya çıkar.
Veya çıkmaz.
Şaraptır o.
"Kedidir kedi."
***
Evrene mesaj yollamaktan sms paketim bitti, şeklinde bir espiriyle kapıyorum bu yazımı.
Hala daha blogger kullanan bir yazar olarak böyle abidik gubidik şeyler yazmaya hakkım var diye düşünüyorum.
Zaten kim okuyor bunları öyle ara ara meraklanmıyor da değilim.
Hmhmhm.
Sevgiye, ilişkilere bayılırız.
Mutluluğa bayılırız.
Erir gideriz mutluluk için.
Uf neler yapmayız ki.
Kim yapmaz ki?
Kolay bulunmaz ama mutluluk. Aşk. Sevgi.
Üstelik "bulunan" bir şey de değildir gibi.
Vardır veya yoktur, hissedilir veya hissedilmez.
İnsanın tamamen kontrolünün dışında gibi gibidir çoğu zaman?
Durum böyle olunca da neyi nereden nasıl arayacağız da bulacağız da hissedeceğiz de aman da aman şeklinde bir zihniyet ortaya çıkar.
Veya çıkmaz.
Şaraptır o.
"Kedidir kedi."
***
Evrene mesaj yollamaktan sms paketim bitti, şeklinde bir espiriyle kapıyorum bu yazımı.
Hala daha blogger kullanan bir yazar olarak böyle abidik gubidik şeyler yazmaya hakkım var diye düşünüyorum.
Zaten kim okuyor bunları öyle ara ara meraklanmıyor da değilim.
Hmhmhm.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)