Sayfalar

3.4.10

Çocuktuk

İlkokulu o kadar çok özlüyorum ki. Şu "bizim sınıf" duygusunun tavan yaptığı, topu topu iki şube olan dönemimizde yaptığımız kavgaları. Sınıfın her üyesinin kendine ait gariplikleriyle her şeyin bir birini tamamladığı o günleri. Herkesin doğum günününe herkesin gitmesini. Yüz boyatmak için sıraya girişlerimizi. Oğlanların toplaşıp bilgisayar oynamaya çalışmalarını, kızların bir köşede toplanıp evcilik oynamasını. Sonra bir araya gelip o küçük salonlarda yerden yüksek oynamayı. Ya da saklambaç, nasıl da saklanacak yerler bulurduk. Aynı yere saklanan kişileri kıkır kıkır gülerken sobelerdik. Biraz daha büyüyünce iki üç akor öğrenip müzik yaptığımızı sanmıştık. Şarkılar yazmıştık. Doğum günlerinde tuvaletlere gitarla girip, şarkılar çalmıştık... Herkes herkesten hoşlanmıştı birkaç sene içerisinde. "Seni seviyorum" demek ne kolaydı, geri almak istiyorsak "deermişim" derdik o şımarık ses tonuyla. Herkes ağlamıştı. Ağlamaktan hiç korkmazdık, çünkü salonlar zaten çok küçüktü ve saklambaç oynamadığımız sürece herkesi herkes görebilirdi. Bütün ilklerimizi el ele tutuşarak yaşardık. Gün bitmesin, evlere dönmeyelim diye annelerin yanına yaklaşılmazdı. Ev telefonlarından arardık bir birimizi, saatlerce konuşmayı bilmezdik. Korku hikayeleri anlatırdık, kendimizce birilerini korkutmak için. Sonra hep beraber korkardık. Küserdik, barışırdık, küserdik, barışırdık, küserdik... Özür dilerdik. Alınırdık; ama barışırdık. Gülerdik. Hep. Eninde sonunda. Gülerdik. Eğlenirdik. Yaptığımız her şeyle eğlenirdik. Şişe çevirmece oynardık, cevaplarını bildiğimiz sorular için. Birbirimize isimler takardık, en acımasızı "turuncu dev" falan olurdu. Gün hep en güzel yerinde biterdi. Her zaman en güzel yerinde...
Hayat bizden oluşuyordu.
Küçük bir sınıftan.
Mahalledeki futbol takımından.
Evcilik oyunlarından, saklambaçtan...
Kimse hiç bir şeyi "ima" etmezdi. Kafamızda ne varsa söylerdik. Hiç, hiç çekinmezdik. Bir birimizi kırmaktan da pek korktuğumuz söylenemezdi. Çünkü özür dilerdik.
Küçücüktük; ve dünya kocamandı.
Ama bize aitti.
Her şey, bize ait.
El ele tutuşurduk, biz.
Herşeyden ve herkesten güçlüydük, biz.

Sadece bunu çok özledim.
Biz.


"Back in the kingdom, we were kings and queens and
Oh, so strong
That God himself could not contain us"
-Josiah Leming

1 yorum: